22 Ağustos 2012 Çarşamba

Amacım ne bilmiyorum aslında bir amacım olsun istiyor muyum bunu da bilmiyorum şu an. Kocaman bir boşluk içimdeki, uzun süredir içimde kalabalıklarla dolu kocaman bir boşluk var, bir aptalın açtığı kimsenin, hiçbir şeyin kapatamadığı koca bir boşluk, tanımsız koca bir hiç duygusu..  garip olan bu koca boşluğa alıştım, belki de dolmasına izin vermiyorum çünkü beni güçlü kılan şey o belki de.

Yine Sonbahar geliyor, yaprakların dökülüp ağaçların tekrar yeşermesini izlemeyi seviyorum. Her sonbaharda sanki yapraklarla birlikte eskiyen, sezonu geçmiş duygularım yerlere dökülüyor, baharda tekrar yenileri yeşeriyor. Ben yine aşık oluyorum, yine ağlıyorum, yine unutuyorum....sonra tekrar:)) İçimde bir taşralı, lahmacun sevdalısı bir kız yaşıyor, dış görüntüm bununla alakalı olmasa da içimdeki kız bu! ama bununla da sınırlı değil... elindeki lahmacunu bırakıp sushiye koşabilecek cinsten....yani modern görünümlü erkeklere bakıp bakıp gidip taşralılara (taşralı bebelere) aşık olan bir tipJ). Evet itiraf ediyorum ilk aşkımda da sonrakilerde de bu taşralı ruh hep oldu. Seren Serengil’i de bu yüzden takdir ettim hep:)) Bunun yanında içimdeki küçük kıroyu susturamadım hiçbir zaman. O küçük sese hep kulak verdim bazen duymamak için kulaklarımı tıkadım ama yine o sesin bana söylediğini yaptım hep. Mantıklı olmalıyım dedim hep susturmaya çalıştım ama o içimdeki küçük kıronun dediği oldu hep. Kontrol manyağı bir kişiliğe sahibim ama bunu kontrol edemiyorum maalesefL